Ekrem Çulfa
ÖFKE VE YÖNETİMİ Öfke; baskı,
engellenme, incinme, korku, hayal kırıklığı ve haklarımızın çiğnenmesi gibi
durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Öfke son derece doğal ve insani bir duygu
olması yanında sevgi, hoşlanma, korku vb. gibi temel bir duygudur. Önemli olan
nokta öfkenin uygun bir biçimde ifade edilmesidir. Öfke doğal bir duygu
olmasına karşın kontrol edilip, iyi yönetilmez ise saldırganlık ve olumsuz
davranışlara neden olur. Okul, iş, kişisel ilişkilerde ve genel yaşam
kalitesinde sorun çıkmasına neden olur. Genelde insanlar öfke ile ilgili
olarak ne kadar sıkıntıları olsa da bunu kabul edip konuyla ilgili yardım
istemek yerine öfke ve benzer duygularını daha çok bastırmaya, inkar etmeye ve
yok saymaya çalışırlar. Bastırılmaya çalışılan öfkenin ise kronik kalp damar
hastalıklarına, baş ağrısına, yüksek tansiyona ve mide hastalıklarına yol
açarak kişinin fiziksel sağlığı için ciddi tehditler oluşturduğu
tanımlanmaktadır. Öfkenin ne bastırılması ne de inkar edilmesi sağlıklı ve
etkili bir ifade yolu olarak görülmez. Sonuçta her tür öfkenin kişiyi uyarıcı,
koruyucu veya harekete geçirici bir işlevi vardır. Öfkenin sağlıklı olarak
yaşanıp ve yönetilebilmesi için kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin
anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi
gereklidir. Temel
olarak öfke davranışı için çözüm arayan, kontrol edilmesi gerektiğini düşünen
ve bunun için yardım arayan kişiler azınlıkta olmasına rağmen öfke, günlük
yaşantımızda sanıldığından daha fazla etkin olmaktadır. Dünyanın bugün içinde
bulunduğu zorlayıcı yaşam koşulları, güvenliğin ve sosyal güvencelerin yetersiz
oluşu, ekonomik koşulların aileleri zorlaması insanları daha gergin, sıkıntılı,
çaresiz ve engellenmiş hale getirmektedir. Kişiler bu engellenmelerin sonucunda
kronik olarak uyarılmış ve gerilmiş hale gelebilmektedirler. Ancak, asıl sorun,
günlük yaşamda bir çok sorunla karşılaşmaktan çok, kişilerin kendilerinde
hissettikleri öfkenin şiddeti ve bu tür duyguları üzerinde ne kadar kontrol
sahibi olduklarıdır. Kontrolsüz öfkenin hem birey hem de toplum üzerinde
inanılmaz bir etkisi vardır. Günlük yaşam içinde sıklıkla yaşanan bu duygu
temelde en az iki kişinin mutsuzluğuna neden olmaktadır. Öfkenin en tehlikeli sonucu olan şiddet
içerikli davranışların, öfkenin yoğunluğu ile yakından ilgili olduğu açıktır. Öfke,
yeni öğrenmeler için bir motivasyon kaynağıdır. Öfke, sınırlandırılabildiği sürece
sağlıklıdır ve işe yarar. Öfke, kontrol edilmediğinde kişinin kendisi ve
çevresi için zararlı olabilir. Öfkenin sağlıklı ve işe yarar olabilmesi için inkar
edilmemesi, bastırılmaması ve öncelikle kabul edilmesi, gereklidir. Aslında
kızgınlık, öfke gibi duyguların daha çok ikincil duygular olduğu, kırılma,
alınma, gücenme, anlaşılmama, reddedilme, engellenme, korku, kaygı, hayal
kırıklığı, yalnızlık gibi acı veren temel duygulara ikincil olarak oluştuğunun
birey tarafından anlaşılması önemlidir. Öfke dile getirilmemiş veya
anlaşılmamış, kabul görmemiş kızgınlıkların topluca yaşanması ve ortaya
dökülmesi olarak da ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda ise altta yatan
depresyon, yas, madde ve alkol bağımlılığında öfke ortaya çıkabilir. Saldırgan
davranışlar söz konusu olduğunda ise artık bir kontrol kaybı söz konusudur.
Öfke ve kızgınlık aslında içsel bir duyguyken, saldırganlık gibi yıkıcı
davranışlar haline dönüşebilmektedir. Saldırganlık söz konusu olduğunda ise
ortaya çıkan sonuçlar çok daha ciddi olmaktadır. Bu nedenle, öfkenin belki de
en istenmeyen biçimde ifadesi olabilen saldırganlık davranışlarının, öncelikle
anlaşılması ve sonuçlarının kontrolü için çalışılması gereklidir. Öfke sırasında ortaya çıkan ve öfkeyi tanıtan belirti
ve işaretler öfke açıkça ve doğrudan gözlenebilen sözel ve davranışsal tokat
atma, vurma, yüksek sesle konuşma, küfür etme ya da tehdit etme, aşırı
eleştirel olma, hata arama, tartışmacı ve saldırgan bir tavır içinde olma,isim
takma, suçlama, alay etme, dedikodu yapma, şüphecilik, önyargıyla yaklaşma, öfke
nöbetleri geçirme gibi açıkça, kişinin başkalarını incitmeyi ya da çevreye
zarar vermeyi istediğini gösteren sözel ve fiziksel tacizler genellikle öfkenin
doğrudan görülebilen belirti ve işaretlen olarak tanımlanabilmektedir.
Başkalarından uzak durma ve onlarla işbirliğini red etme, sessizlik, unutkanlık
psikosomatik hastalıklar, depresyon ve suçluluk duyguları, işbirliğine karşı
direnç bağımlılık davranışları, çekingen davranma, ağlama, şiddete ve suça
yönelik fantaziler içinde bulunma, yoğun bir rahatsızlık ve stres altında olma duygusu, mutsuzluk ve gerginlik,
güceniklik ve ruhsal acı çekme duygularının varlığı gibi belirtiler ise öfkenin
dolaylı olarak ifadesini içeren belirti ve işaretlerdir. Kendinizi
sakinleştirmeye yönelik egzersizleri düzenli olarak yapın. Derin nefes alın,
nabız atışlarınızı ve nefesinizi kontrol altına alın. Kendinize, sizi sakinleştirecek
cümleler söyleyin. Kendinizi, kontrol etme konusunda kararlı olun. Şiddete
yönelik davranışları asla kabul edilebilir, çözümler olarak değerlendirmeyin.
Öfke duygusuna evet ancak bu duyguyla davranmaya hayır, bağırmayın, vurmayın.
Çevrenizdekileri, öfkelendiğinize ait bilgilendirin Kendinize zaman tanıyın.
Eğer mümkün ise kendinizi öfkeli olduğunuz ortamdan hemen uzaklaştırın ve
sorunla ancak kontrolünüzü yeniden kazandığınızda uğraşın. Problemi açıklığa
kavuşturmaya çalışın ve çözümü aramaya odaklanın. Bol bol gülün ve espri
yeteneğinizi kullanın olaya yeni bir bakış açısı ve yeni bir çerçeve kazandırın.
Kişisel saldırılara cevap vermeyin, kişiselleştirmekten kaçının. Kişilerin
kendi öfkelerini tanımalarının ve alttaki bir takım nedenleri fark etmelerininde
öfke kontrolünde önemli olduğu düşünülmektedir. Bu duygu ve nedenler suçluluk,
yetersizlik, değersizlik, önyargı vb. Öfke, sağlıklı olarak yaşandığında son
derece işlevsel olabilen bir duyguyken, kontrol edilemediğinde hem kişi hem de
çevresi için oldukça zararlı olabilen bir duygudur. Öfke kontrolü için bir
uzman psikologdan yardım almak oldukça önemlidir. Kontrol edilmiş öfke duygusunun
gücü sayesinde başarılı işlere imza atabilir, insanlarla ilişkilerimizde
samimiyet, yakınlık ve açıklık getirmiş oluruz. Sevinç BAKAN KILIÇ Sosyolog
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
Türk Toplumunda Aile ve Ailede Sağlıklı iletişim
- 25/09/2018
Toplumumuzda Aile ve Ailede Sağlıklı İletişim
Aile anne, baba ve çocuklardan oluşan toplumun en küçük topluluğudur. Aile kurumu ne kadar güçlü ve sağlam olursa toplumda o derece güçlü ve sağlam bir yapıda olur. Toplumu oluşturan bireyler aileler t
KAYIP VE YAS
- 09/09/2018
KAYIP VE YAS
Yas, çok sevilen bir şeyin ardından tutulan matemdir. Bu sevdiğimiz bir insanın ölümü olabileceği gibi, evcil hayvanın kaybı, eşinden ayrılma ya da işini kaybetme de olabilir. Sevilen bir şeyin kaybıyla ondan yoksun olma durumunda yas
AİLE
- 09/09/2018
AİLE ve TOPLUM
Aile en genel tanımı ile anne, baba ve çocuktan oluşan toplumun en küçük topluluğudur. İki aile tipi vardır. Birincisi anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailedir. İkincisi ise anne, baba ve çocukların yanı sıra dede, büyükann
STRES YÖNETİMİ
- 25/07/2018
Stres, vücudumuzun her türlü talebe veya tehdide yanıt verme yoludur. Tehdit altında olduğumuzu hissedince vücudumuz adrenalin, nöradrenalin ve kortizol hormonlarını acil eylem için vücudu uyandıran bir stres hormonu şeklinde salıvererek karşılık
Çatışmaların çözümü
- 26/09/2007
ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜ
Çatışma, bir ya da birden çok kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşamadığı zaman ortaya çıkar. İnsanların gereksinimleri, istekleri birbiriyle ters düştüğü zaman çatışma yaşanır. İletişim çatışmasında yaş, kültür