Ekrem Çulfa
Zahidem,kurbanın olam sallama beşik Beni geç yaşımda eyledin aşık Kadir Mevlam senden bir yar isterim Ağ buğday benizli zülfü dolaşık İzmir dağlarında esirim esir Affeyle Zahide’m hep bende kusur Eğer baban seni bana verirse Nemize yetmiyor el kadar hasır Arap Mustafa, küçük yaşında
Zahide’nin babası Yukarı hacı Ahmetli köyünden Hacı Mehmet Ağaya ırgat
olur.Arap Mustafa, Zahide’nin babasının yanında 22 yaşına kadar çalışır.Zahide
gençlik çağında endamı ve güzelliği ile dikkatleri üzerine çekmeye
başlar.Zahidem türküsünü ortaya çıkaran Zahide’nin güzelliğidir.Zahide’nin
babası yanında ırgatlık yapan Arap Mustafa haddini aşar.Gönlüne ferman
dinletemez.Zahide’ye aşık olur.O açığa vurmak istemez aşkını lakin aşkı aşikar
olmak ister.Arap Mustafa’nın Zahide’ye aşık olduğu Hacı Mehmet Ağa’nın kulağına
gider.Kızını yanında çalışan bir ırgata vermek işine gelmez.Fakat mertçe bunu
Arap Mustafa’ya söylemez.Başlık parasını biriktirebilmek için İzmir’e gidip
çalışması gerektiğini söyler.Arap Mustafa’yı Zahide’sinden koparır.Kazandığı
para ile çok sevdiği Zahide’sine kavuşmanın hayallerini kuran Arap Mustafa gece
gündüz hiç yorulmadan,hiç durmadan çalışır.Aç kalır,susuz kalır,her türlü
zorluğa dayanır.Tek hayali vardır.O da Zahide’sine kavuşmaktır.Mustafa’nın
İzmir’e gitmesinden kısa bir süre sonra Zahide Molla Hasan isminde zengin
biriyle evlendirilir.Zahide ise Arap Mustafa’ya aşıktır.Zahide buna rağmen
evlendirilmesine mani olamaz.Bu evlilikten iki kız çocuğu dünyaya gelir.Arap
Mustafa uzun bir süre İzmir’de çalışır.Bu arada şehre gelen yöre halkına hep
Zahide’yi sorar.Zahide’nin gelin olduğunu duyar.Ve bütün dünyası başına
yıkılır.Zahide için ağıtlar yakar beyitler söyler.Zahide ise sararıp solmakta
gün geçtikçe erimektedir.Yüzünün güzelliği ümitsiz aşkıyla solmuştur.Zahide’nin
kalbi bu acıyı daha fazla taşıyamayacak ve 1965 de dünyaya gözlerini
yumacaktır.Arap Mustafa bu olaydan yaklaşık on ay sonra Zahide’ye türküler
söyleyerek 1966 yılında hayatını kaybeder.Köylüleri sağlıklarında kavuşamayan
bu iki aşığı ebedi uykuda yan yana defnederek onlara son görevlerini yerine
getirirler. Oldum olası sevmişimdir bu türküyü,
Hele hikayesine vakıf olduktan sonra benim içi daha da kıymetlendi. İşim gereği
gençlerle iç içeyim. Nelerden hoşlandıklarını nelerden mutsuz olduklarını
biliyorum. Sabah radyoda bu türküyü dinlerken bir taraftan da mukayese yaptım o
günkü gençlerle bu günkü gençleri. Doğruları ve yanlışları ile bu toprakların
çocuklarını , zamansız ve mekansız bir yerde oturttum karşıma, Zahide’ye aşık
Arap Mustafa ile popüler kültürün izleri üzerinden akan Tolgacan’a sorular
sormaya başladım. Aralarındaki büyük farkın sebeplerini bulmaya çalıştım. Arap
Mustafa’mı çok melankolikti, Tolgacan’ mı çok sığ ve yüzeysel anlamalıydım.
Aile içindeki sıkıntıların paylaşmaka için gelen danışanlarımda son
zamanlarda en çok rastladığım sorun gençliğe adım atmış ya da atmak üzere olan çocuklarının
sorumsuzlukları ile ilgili. Onların sorumsuzlukları ailenin genelinde
oluşturduğu problemler bazen öyle noktalara geliyor ki yuvayı zor kurtarıyoruz. Peki ne oldu diye soruyorum Arap
Mustafa’ya? Ne oldu da yarım asır dolmadan,
aşkın gücünü kendisine motivasyon kaynağı yapan senin gibi gençlerden, her
şeye ellerindeki telefonun tuşlarına dokunarak
ulaşabildiği gibi, kolay ulaşma peşinde
olan Tolgacan’lara dönüştü gençlik? Sevgi için, aşk için sevdiğinin zülfüne sürdüğü güzel kokuyu bir
kez duyabilmek için canının vermeye hazır Arap Mustafa’nın durumu mu ,hiçbir
şeyi umursamadan kıymet vermeden günü birlik ilişkiler yaşayan
Tolgacan’ların durumu mu hastalıklı? Psikoloji bilimi platonik aşkın
bireyi mutsuzluk ve karamsarlık duygularına iteceği bunu da kişiyi
depresyona kadar götürebileceğini söyler. Psikologlara göre
aşk yaşamak güzeldir ama bu aşkın hep karşılıksız kalması bireyin kavuşma
isteğini birlikte olma duygusunu olumsuz etkileyerek depresyona girmesine sebep
olabilmektedir. Olumsuz duygu durumlarına yol açan hormonlar yüksek düzeyde
salgılanırsa kişi mutsuz olur. Burada sonucu etkileyen aslında kişinin aşık
olduğu insana yüklediği anlam ve beklentilerdir. Belki de Arap Mustafa ile bizim Tolgacan arasındaki fark burada
gizlenmiştir, diye düşünüyorum. Beklenti ve anlam farkı, Zahide ulaşılmayı
temsil edildiği için mi tutkulu bir aşkın başrolü oldu?Tolgacan için ulaşılamaz
kız yok belki de. Peki ne oldu da yüzyıllardır aynı
topraklarda yaşamış,aynı kültürün beslediği, aşağı yukarı aynı genetik kodlara
sahip Arap Mustafa ile Tolgacan arasında böylesine büyük bir uçurum oluştu? Beklenti ve anlamlar değişti
sanırım. Kelimelerin manaları artık eski anlamları ile aynı değil. Kavramlara
da yansıyor bu durum. Kavramlar düşünceleri oluşturuyor, düşünceler
davranışlara yön veriyor. İşte sonuç. Daha önce önemsenen değerler artık
anlam ifade etmemeye başladı. İçi boşaltılmış kavramlar ortak bakış açıları da
oluşturamıyor artık. Bu kaotik ortamdan en çok yeni nesiller etkileniyor. Bilgi
yağmuru altında kalan köksüz fidanlar gibiler. Son iki yüzyıldır Türk
toplumunun temel problemi olan doğulumuyum
batılımıyım sorunsalı? Hiçbir kuşağı şimdikiler kadar derinden
etkilememiştir belki de Çünkü bu nesil
Dünyanın’ da ilk defa deneyimlediği
‘internet nesli’ nerede olursanız olun, öteki uçtakinin etki ve tesire açık
durumdasınız. Gençler açısından düşünecek
empati yapacak olursak ; şişme botla okyanusa açılmak gibi
tanımlayabiliriz bu durumu. Avantaj ve
dezavantaj yanyana içiçe. Dezavantajları avantaja dönüştürmek ailelerin,
eğitimcilerin devletin sorumluluğunda.
Fidanlarımız kök salıncaya dek onları Arap Mustafalarla,Zahidelerle,Aşık
Veysel,Mevlana ve Yunus Emrelerle besleyerek güçlendirmek bizlere düşüyor.
Nazım’ı Necip Fazıl’ı Ahmet Kaya’yı Ozan Arif’i birlikte harmanlayıp
zenginliklerimizden faydalandırmalıyız. Onlara analitik düşünme yeteneği
kazandırabilirsek kendi doğrularına sahip Dünya insanları yetiştirmiş
oluruz.Analiz ve sentez yeteneğine sahip gençlik elde etmek için gerekli olan
bütün hammadde bu topraklarda mevcut. Biz
psikologlar,sosyologlar,pedegoglar,eğitimciler ve aileler olarak çocuklarımızı Türkçesi
hiççilik olan nihilizmin kucağına atamayız.Hiç bir şeyin önemli olmadığı
çarçabuk tüketildiği,değerlerin anlamsızlaştığı post modern bir Dünya’da
köklerini geçmişinin zengin damarlarıyla besleyen,geleceğine bilimsel bilginin
merdivenleriyle ulaşmayı hedefleyen ırk ,din,dil,batı,doğu ayrımı yapmayan
analitik beyinli gençler yetiştirme fikri bungee jumping yapmaktan çok daha
heyecan verici bence. Bir Zahide türküsü beni nerelere
getirdi.Sevdiğine kavuşamayan, aşkını halk edebiyatına hibe eden Arap
Mustafa’yı saygıyla anıyorum. Sarı Zülüflerinden mis gibi yasemin kokuları
salınan Zahide’nin şimdiki zahidelere söylediklerine gönül kulaklarımı
açıyorum…Aşkın derin sularının şimdiki sığ suları beslemesi temennisiyle. Aile Danışmanı Terapist Şule Şişman 7-24 Danışmanlık Tel: 216 347 60
03
sulesisman1971@gmail.com
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
IHLAMUR AĞACI
- 13/06/2015
Sokağın girişinde enfes rayihalarla beni karşılayan ıhlamur ağacı bana hep babamı hatırlatır. Bu günlerde bize güzel kokularını cömertçe sunan bu ağacı diktiği günü dün gibi hatırlarım. Benim ilk karne günümdü.